Evet,bugün oğluşumun 3. yaşgünü,tam 3 yıl önce bugün,bu saatlerde dünyaya gelmiş,tek derdi,emmek,sıcacık anne kucağında huzuru bulmak olan buruşuk bir oğlancık...Duru yu beklerken,doğumunda ve sonrasında çok farklı bir hayatımız varken,Doruk daha karnımdayken sıkıntıları hissettmeye başlamıştı,büyük bir acının çok çok tace olduğu bir dönemde geldi dünyamıza,
süprizdi hamileliğim,ilk aylarda düşük tehlikesi,son ay erken doğum riski ile zor bir dönemde doğarak ne kadar güçlü bir bebek olduğunu göstermişti aslında hepimize ...
En çekirdek ailemle hastane odasında beklerken,uzun zamandır hepimizin gözlerinin içini güldüren hiçbirşey olmadığının farkındayken,Doruk un hepimize bir güç,yeni bir mutluluk olarak sağ salim dünyaya gelmesini dileyerek,biraz buruk,çok heyecanlı,biraz tedirgin ama çok umutlu girdim doğumhaneye...
Orda tüm doğum öncesi,doğum anı ve doğum sonrası hislerimi buraya dökmem çok zor ama odada heyecanla bekleyen ailem dışında birinin daha varlığını, çok uzaklardaaannnn izleyişini hissettiğim ve ürperdiğim anda Doruk dünyaya geldi,Duru nun aksine ağlayarak,sanki aylarca içerideyken hissettiği stresi,üzüntüyü doğar doğmaz içinden atmak istercesine ağladı ve sonra rahatladı...
Ben de ağladım,hem de çok,orda yapayalnız yatarken,doya doya ağladım,hem mutluluktan hem burukluktan ...İyi ki de bir süprizle girdin hayatımıza Doruk Alp...Çok tatlı,zekisin ve de çok hisli ve sevecen,duygusalsın;hep böyle kal,ama hep güzel duygularla dolsun kalbin,yaşamın,yıllar sonra bu yazıyı okuduğunda da yüzün gülüyor olsun ...
Abroşkonla hep iyi geçinin,hep destek olun birbirinizize,hepimiz ikinizi de çooookkkkkkkkkk seviyoruz,iyi ki hayatımızda sizler varsınız :)))))
Nice nice mutlu yıllara ❤❤❤
15 Şubat 2013 Cuma
9 Ocak 2013 Çarşamba
yaşasın yeni blog tasarımım :)
Çok sık yazı yazmamamın suçunu buldum,blog tasarımım,hiç çekici değildi.
Yoksaaa ben günde 3-5 yazı yazarım:)Bu derdimi her derdimi olduğu gibi Nihoşkoyla paylaştım,o da sağolsun bir el atıverdi,yine sihirli elleriyle mucizeler yarattı.Teşekkürler.Şimdi hergün yazarım:)Tabi ki hayır,yani en azından söz veremiyorum.Ama yine de çabalayacağım söz veriyorum.
Bugün bizim için biraz zordu,sıkıntılı olaylar vardı etrafımızda,ama işte hayat böyle.Her an herşey değişebilir.Sanırım çözüm bulunabilir bir sıkıntı olması bizim için içimizi rahatlatan birşey.
Yani bir sorunla karşılaştığımızda eğerki çözüm bulunabilir ufacık bir yanı varsa tamamdır,moralimizi anında yerlerden göklere taşıyabiliyoruz.
Belki de daha önce büyük bir sıkıntı ve üzüntü ve çaresi olmayan bir olay yaşadığımız için çok yakından ; diğer sıkıntıları olsun bu kadarı olsun,sağlık olsun diyerek karşılayabiliyoruz.
Çok sevdiğiniz birinin yanınızdayken acı çekmesi,çaresiz olması,ve yavaş yavaş bu dünyadan gidiyor olduğunu bilmek ve etrafındayken elinizden pek de birşey gelmiyor olması,çok büyük bir acı,sıkıntı,üzüntü,tarifsiz birşey...
O nedenle sevdiklerimin yanımda ve sağlıklı olması benim için en büyük değer,mutluluk,motive kaynağı.
Nasıl olsa diğer şeylerin çözümü var,sağlık ve huzur en önemlisi.
Çok felsefi bir yazı oldu ama olsun,nasıl olsa artıkkk hep yazıcamm...
Tea&Pot ta sıcacık çayımı içerken,yazı yazmak daha da keyifli ...
Çayımı yeni blog uma ve yeni yazıma kaldırıyorum :)❤❤❤
Yoksaaa ben günde 3-5 yazı yazarım:)Bu derdimi her derdimi olduğu gibi Nihoşkoyla paylaştım,o da sağolsun bir el atıverdi,yine sihirli elleriyle mucizeler yarattı.Teşekkürler.Şimdi hergün yazarım:)Tabi ki hayır,yani en azından söz veremiyorum.Ama yine de çabalayacağım söz veriyorum.
Bugün bizim için biraz zordu,sıkıntılı olaylar vardı etrafımızda,ama işte hayat böyle.Her an herşey değişebilir.Sanırım çözüm bulunabilir bir sıkıntı olması bizim için içimizi rahatlatan birşey.
Yani bir sorunla karşılaştığımızda eğerki çözüm bulunabilir ufacık bir yanı varsa tamamdır,moralimizi anında yerlerden göklere taşıyabiliyoruz.
Belki de daha önce büyük bir sıkıntı ve üzüntü ve çaresi olmayan bir olay yaşadığımız için çok yakından ; diğer sıkıntıları olsun bu kadarı olsun,sağlık olsun diyerek karşılayabiliyoruz.
Çok sevdiğiniz birinin yanınızdayken acı çekmesi,çaresiz olması,ve yavaş yavaş bu dünyadan gidiyor olduğunu bilmek ve etrafındayken elinizden pek de birşey gelmiyor olması,çok büyük bir acı,sıkıntı,üzüntü,tarifsiz birşey...
O nedenle sevdiklerimin yanımda ve sağlıklı olması benim için en büyük değer,mutluluk,motive kaynağı.
Nasıl olsa diğer şeylerin çözümü var,sağlık ve huzur en önemlisi.
Çok felsefi bir yazı oldu ama olsun,nasıl olsa artıkkk hep yazıcamm...
Tea&Pot ta sıcacık çayımı içerken,yazı yazmak daha da keyifli ...
Çayımı yeni blog uma ve yeni yazıma kaldırıyorum :)❤❤❤
8 Ocak 2013 Salı
Hoşgeldin 2013 ...
Yeniyılın ilk yazısı ile herkese merhabaaaa..,herkes diyorum sanki çok takipçim var gibi :)Az olsun öz olsun bence.
Bu yıl daha farklı duygularla merhaba dedim yeniyıla.Belki de saat tam geceyarısı 12 de
eşim,kızım ve oğlumla çılgın danslar ederek yeniyıla girmemdendir.Ama gerçekten öyle bu yılın gerçekten güzel bir yıl olacağına dair güçlü hislerim var.Yani evrene mesajlar gönderiyorum bu yıl,güzel şeyler düşünüyorum,titreşimler umarım güzel süprizlerle geri gelir hayatımıza...Aslında 31 Aralık neyse 1 Ocak da o,bizler için yılbaşı kendimizi resetleyip motive etmemiz için bir yeni başlangıç aslında.31 Aralıkda süregelen hayatımız 1 Ocak olduğu için bir anda değişmiyor.Yılbaşı bileti isabet etmedikçe tabi:)Ben o şanslılardan değilim.Ama daha şanslıyım bence,dünyalar tatlısı iki çocuğum var.
Onlar benim motive kaynağım,her akşam onlarla olmak,ertesi güne umutla başlamam için bir sebep benim için.
Onların bir gülüşü,bir sarılışı,saflıkları,kalplerinin temizliği,melek olmaları hiçbir şeyle ölçülemez.
İyi ki varlar,iyi ki çok tatlı aile üyelerinin olduğu bir aileye sahibim.Eşim ve çocuklarım dışında da az ama öz akrabalarım var.Birçok zorlukları birlikte yaşadığımız birçok güzellikleri birlikte kutladığımız birbirine bağlı güzel insanların olduğu bir aile...Herkesi seviyorum,iyi ki varlar,çok şanslıyım,güzelliklerle dolu bir yılı yine birlikte paylaşmak ve yaşamak dileğiyle...
Bu yıl daha çok yazı yazmak dileğiyle bir de tabiki:))
Bu yıl daha farklı duygularla merhaba dedim yeniyıla.Belki de saat tam geceyarısı 12 de
eşim,kızım ve oğlumla çılgın danslar ederek yeniyıla girmemdendir.Ama gerçekten öyle bu yılın gerçekten güzel bir yıl olacağına dair güçlü hislerim var.Yani evrene mesajlar gönderiyorum bu yıl,güzel şeyler düşünüyorum,titreşimler umarım güzel süprizlerle geri gelir hayatımıza...Aslında 31 Aralık neyse 1 Ocak da o,bizler için yılbaşı kendimizi resetleyip motive etmemiz için bir yeni başlangıç aslında.31 Aralıkda süregelen hayatımız 1 Ocak olduğu için bir anda değişmiyor.Yılbaşı bileti isabet etmedikçe tabi:)Ben o şanslılardan değilim.Ama daha şanslıyım bence,dünyalar tatlısı iki çocuğum var.
Onlar benim motive kaynağım,her akşam onlarla olmak,ertesi güne umutla başlamam için bir sebep benim için.
Onların bir gülüşü,bir sarılışı,saflıkları,kalplerinin temizliği,melek olmaları hiçbir şeyle ölçülemez.
İyi ki varlar,iyi ki çok tatlı aile üyelerinin olduğu bir aileye sahibim.Eşim ve çocuklarım dışında da az ama öz akrabalarım var.Birçok zorlukları birlikte yaşadığımız birçok güzellikleri birlikte kutladığımız birbirine bağlı güzel insanların olduğu bir aile...Herkesi seviyorum,iyi ki varlar,çok şanslıyım,güzelliklerle dolu bir yılı yine birlikte paylaşmak ve yaşamak dileğiyle...
Bu yıl daha çok yazı yazmak dileğiyle bir de tabiki:))
27 Temmuz 2012 Cuma
Beş sene önce bugün ...
27 Temmuz 2007,Saat 13:11 sıralarında ben nerdeydim ? Evdeyim ,evleneli 2 yıl olmuş,9 ayını tamamlamış bir hamileyim:)Karnım burnumda yani.Ben ne yapıyorum peki,merdiven tepesinde perde takıyorum,günlerden Cuma,Pazartesi sezaryen var,çünkü bebiş ters ve iri sonuç normal doğum yapamazsın.Oysa ki yıllar önce bebek tersmiş,7 kiloymuş,falanmış filanmış yokmuş,hadi ıkın hadi doğur bakalım...Annelerimiz neler yaşamışlar kim bilir.
Dönelim o güne ,dedim ya pazartesi doğum var diye,Cuma'dan başladık temizliğe,yemekler yapmaya,ben de tabi tam gaz çalışmaya devam.Arada ufak tefek sancılar ama ben o kadar yoğunlaşmışımki doğumun Pazartesi olduğuna önemsemiyorum.Ama gün içinde sürekli Gülnur Annemle irtibattayım,şöyle oluyor böyle oluyor...Derken akşamüstünü ettik.Kapı zili çaldı,bir baktım canım Gülnur Annem dayanamamış Urla'dan hem de 20 günlük ameliyatlı haliyle çıkmış gelmiş.İyi ki de gelmiş.Geldiğinde saat 16:00 sıraları idi ben 17:00 da doğumhanede idim.Bana dedi ki kızım neredeyse evde doğuracaksın çabuk gidiyoruz,doğmak için tüm önhazırlıkları yapmış meğerse bizim tatlı bebişimiz.Hazır olan çantamızı aldık,temizlikçimiz evde kaldı temizliğe devam.
Şoförümüz Serhat Minareci,önde ameliyatlı zor oturan Gülnur Annem,arkada doğurmak üzere diken üstünde oturan ben:)Araba kullananlar Serhatçığın halini iyi anlar;sokaklar çukur dolu,trafik kalabalık,arabasında biri yeni ameliyatlı biri doğuma giden iki kadın ; biri annesi biri yengesi ...Aman dur yavaş,dikkat et hız yapma,aaa dikkat et çukur var,20 dakikalık yol 20 saat gibi gelmiştir ona,biz ise ufak tefek sancılarımız dışında mutluyduk,eğleniyorduk Gülnur Annemle.Doğuma gidiyorduk.Ve sonunda hastaneye vardık,tabi bu süreç boyunca sevgili kocama her zamanki gibi ulaşamadık,Gerçi ulaştığımız zaman gerekli fırçayı atmak bana kalmadı;Gülnur annem varken.Hastaneye girdiğim andan ameliyathaneye ulaştığım an arası o kadar kısa ki,ışık hızıyla oldu herşey ve bir baktım asansörde doğumhaneye iniyoruz;elim Gülnur Annemin elinde,asansör kapısı kapanırken karşımdaki endişeli,hüzünlü ama bir okadar heyecanlı ve mutlu yüzleri unutamıyorum hiç, kocam,annem ve babam:)Herşey yolunda gitti,daha başlamadılar kızım merak etme dedikleri anda meğerse yolun yarısına gelmişiz,epidural ile hiçbir şey hissetmiyordum tabi.Annem bir karnımın o tarafa gidiyor bir benim yanıma geliyor ; moral veriyor veeee sonra bir baktım,aylardır karnımın içinde dönüp duran,beni tekmeleyen,ultrasonda oturup ailecek izlediğimiz,ilk çocuğumuz , ilk torun Durucuğum yanımda ,hiç ağlamadı,onu ilk alan Gülnur Babannesinin sonraları onun deyimiyle bababasının kucağında çok huzurlu gözüküyordu,beklenenden önce geldi,süpriz yaptı bize,hayatımızın en güzel süprizi...Bundan tam 5 yıl önce 27.07.2007 tarihinde Cuma günü saat 17:00 da dünyaya geldi Duru Gülnur Minareci...
Aynı bugün gibi çok sıcak bir Temmuz günü en güzel günlerimizden biri olarak yazıldı anı defterimize.
Daha karnımdayken hepimiz çok sevdik onu,hepimiz çok mutluyduk,huzurluyduk,bu güzel duygular ona da yansıdı,mutlu ve huzurlu bir bebek olarak gözlerini açtı bu hayata.Gülnur annem bir yandan babaanne olmanın sevincini ve heyecanını yaşarken onu koklarken bir yandan kadın doğum uzmanı kimliğiyle torununu ve beni kontrol ediyordu ikimiz de iyimiyiz ve herşey yolunda mı diye...Bense şaşkın ama emin ellerin yanında olmanın rahatlığıyla ilk kez yanağımın yanına yaklaştırılan Durucuğumu kokladım önce ; mis gibi bebek kokusunu benim bebeğimin kokusunu içime çektim o anki duygularımı şu an bile kelimerle anlatmam çok zor ; hayatıma bambaşka bir anlam yüklendi o andan itibaren,binlerce kez şükrettim sağlıkla ve huzurla bebğimi kucağıma alabildiğim için...Hiç ağlamadı,ne o an ne odamızda,çünkü onu ilk kollarına alan kadın o kadar güçlüydü ve o kadar seviyorduki onu , Durucum da bunu hissetti.Öyle bir hissetti ve içine işlediki o anlarda bababasını kaybettiğinde daha iki yaşında olmasına rağmen hala ve eminimki her zaman küçücük yüreğinde onun yeri ayrı,daha dün bana dediki; "doğumgünüm geliyor ya babannemin bana yaptığı bebek nerde hani saklamıştık ,onu bulalım istiyorum " ...
5 yıl sonra hala bebek kokusu burnumda , sanırım annelerimizin dediği gibi 25 yıl geçse de o benim küçük bebeğim olarak kalacak.İyi ki doğdun bebişim,iyi ki Allah'ım seni bize verdi.Gülnur Annem bahtı güzel olsun derdi .Evet yüreğin gibi gözlerin gibi bahtın güzel olsun,hayatın boyunca hep güzelliklerle dolu günler yaşa,doğumgünün kutlu olsun DURİŞKOM ,bu yazıyı okuduğun zaman seni ne kadar çok sevdiğimizi biliyor olacağından eminim...Tatlişkom benim...Bu arada 5 yaş doğumgünü hediyen çok istediğin birşey :)
BİSİKLET ....
SENİ ÇOK SEVİYORUM ....:)
Dönelim o güne ,dedim ya pazartesi doğum var diye,Cuma'dan başladık temizliğe,yemekler yapmaya,ben de tabi tam gaz çalışmaya devam.Arada ufak tefek sancılar ama ben o kadar yoğunlaşmışımki doğumun Pazartesi olduğuna önemsemiyorum.Ama gün içinde sürekli Gülnur Annemle irtibattayım,şöyle oluyor böyle oluyor...Derken akşamüstünü ettik.Kapı zili çaldı,bir baktım canım Gülnur Annem dayanamamış Urla'dan hem de 20 günlük ameliyatlı haliyle çıkmış gelmiş.İyi ki de gelmiş.Geldiğinde saat 16:00 sıraları idi ben 17:00 da doğumhanede idim.Bana dedi ki kızım neredeyse evde doğuracaksın çabuk gidiyoruz,doğmak için tüm önhazırlıkları yapmış meğerse bizim tatlı bebişimiz.Hazır olan çantamızı aldık,temizlikçimiz evde kaldı temizliğe devam.
Şoförümüz Serhat Minareci,önde ameliyatlı zor oturan Gülnur Annem,arkada doğurmak üzere diken üstünde oturan ben:)Araba kullananlar Serhatçığın halini iyi anlar;sokaklar çukur dolu,trafik kalabalık,arabasında biri yeni ameliyatlı biri doğuma giden iki kadın ; biri annesi biri yengesi ...Aman dur yavaş,dikkat et hız yapma,aaa dikkat et çukur var,20 dakikalık yol 20 saat gibi gelmiştir ona,biz ise ufak tefek sancılarımız dışında mutluyduk,eğleniyorduk Gülnur Annemle.Doğuma gidiyorduk.Ve sonunda hastaneye vardık,tabi bu süreç boyunca sevgili kocama her zamanki gibi ulaşamadık,Gerçi ulaştığımız zaman gerekli fırçayı atmak bana kalmadı;Gülnur annem varken.Hastaneye girdiğim andan ameliyathaneye ulaştığım an arası o kadar kısa ki,ışık hızıyla oldu herşey ve bir baktım asansörde doğumhaneye iniyoruz;elim Gülnur Annemin elinde,asansör kapısı kapanırken karşımdaki endişeli,hüzünlü ama bir okadar heyecanlı ve mutlu yüzleri unutamıyorum hiç, kocam,annem ve babam:)Herşey yolunda gitti,daha başlamadılar kızım merak etme dedikleri anda meğerse yolun yarısına gelmişiz,epidural ile hiçbir şey hissetmiyordum tabi.Annem bir karnımın o tarafa gidiyor bir benim yanıma geliyor ; moral veriyor veeee sonra bir baktım,aylardır karnımın içinde dönüp duran,beni tekmeleyen,ultrasonda oturup ailecek izlediğimiz,ilk çocuğumuz , ilk torun Durucuğum yanımda ,hiç ağlamadı,onu ilk alan Gülnur Babannesinin sonraları onun deyimiyle bababasının kucağında çok huzurlu gözüküyordu,beklenenden önce geldi,süpriz yaptı bize,hayatımızın en güzel süprizi...Bundan tam 5 yıl önce 27.07.2007 tarihinde Cuma günü saat 17:00 da dünyaya geldi Duru Gülnur Minareci...
Aynı bugün gibi çok sıcak bir Temmuz günü en güzel günlerimizden biri olarak yazıldı anı defterimize.
Daha karnımdayken hepimiz çok sevdik onu,hepimiz çok mutluyduk,huzurluyduk,bu güzel duygular ona da yansıdı,mutlu ve huzurlu bir bebek olarak gözlerini açtı bu hayata.Gülnur annem bir yandan babaanne olmanın sevincini ve heyecanını yaşarken onu koklarken bir yandan kadın doğum uzmanı kimliğiyle torununu ve beni kontrol ediyordu ikimiz de iyimiyiz ve herşey yolunda mı diye...Bense şaşkın ama emin ellerin yanında olmanın rahatlığıyla ilk kez yanağımın yanına yaklaştırılan Durucuğumu kokladım önce ; mis gibi bebek kokusunu benim bebeğimin kokusunu içime çektim o anki duygularımı şu an bile kelimerle anlatmam çok zor ; hayatıma bambaşka bir anlam yüklendi o andan itibaren,binlerce kez şükrettim sağlıkla ve huzurla bebğimi kucağıma alabildiğim için...Hiç ağlamadı,ne o an ne odamızda,çünkü onu ilk kollarına alan kadın o kadar güçlüydü ve o kadar seviyorduki onu , Durucum da bunu hissetti.Öyle bir hissetti ve içine işlediki o anlarda bababasını kaybettiğinde daha iki yaşında olmasına rağmen hala ve eminimki her zaman küçücük yüreğinde onun yeri ayrı,daha dün bana dediki; "doğumgünüm geliyor ya babannemin bana yaptığı bebek nerde hani saklamıştık ,onu bulalım istiyorum " ...
5 yıl sonra hala bebek kokusu burnumda , sanırım annelerimizin dediği gibi 25 yıl geçse de o benim küçük bebeğim olarak kalacak.İyi ki doğdun bebişim,iyi ki Allah'ım seni bize verdi.Gülnur Annem bahtı güzel olsun derdi .Evet yüreğin gibi gözlerin gibi bahtın güzel olsun,hayatın boyunca hep güzelliklerle dolu günler yaşa,doğumgünün kutlu olsun DURİŞKOM ,bu yazıyı okuduğun zaman seni ne kadar çok sevdiğimizi biliyor olacağından eminim...Tatlişkom benim...Bu arada 5 yaş doğumgünü hediyen çok istediğin birşey :)
BİSİKLET ....
SENİ ÇOK SEVİYORUM ....:)
28 Mayıs 2012 Pazartesi
puzzle yapmak güzeldir ...
Hepimizin hayatı aslında bir puzzle gibi düşündüm az önce.Hemen bloğumla düşüncelerimi
paylaşmak istedim.
Çok parçalı bir puzzle verildiğini düşünün size.O puzzle yaparken parçaların önceliğini biz seçeriz.Yani hangi parçayı önce alacağımız ilk nereye deneyeceğimiz bize kalıyor.Bir parça alıp beş on yere deneyip
olmuyorsa onu bırakıp başka parça alırız.Kimi zaman bunalırız bırakmak isteriz.Kimi zaman sıkılırız sonra devam ederiz deriz.Bazı parçaları arka arkaya koyduğumuzda ve güzel birşey çıkacağına inandığımızda heyecanlanır bir an önce tamamlamak isteriz onu ,hayalini kurarız,çerçeveletip duvarıma asarım ya da sevdiğim birine hediye ederim diye.
Aynı hayat gibi ,aldığımız kararlarla şekillendiriyoruz hayatımızı,bu kararları almak,getirdiklerini yaşamak kimi zaman çok zor,sıkıcı,bunaltıcı kimi zaman çok harika,süprizlerle dolu,heyecan ve mutluluk verici.Ama seçim yapmadan karar vermeden olmuyor.Karar verip puzzleda bir parçayı yerleştirince ona yakın diğer parçalarda yavaş yavaş şekilleniyor,birbirine uzak parçalar yakınlaşmaya başlıyor.Yavaşça şekilleniyor puzzle ve ortaya çıkan sonucu beğeniyoruz çünkü ona emek verip biz yaptık.
Hayatımın puzzle ında bazı parçaları koydum,zorlu,kolay,stresli,rahat yollardan geçerek koydum,kararlar alıp sonuçlarının getirdiklerini yaşadım şimdi boş yerlere parçalarını koymaya devam ediyorum.Ama bir parçayı koymak bile çok değerli doğru parçaysa eğer puzzle ı kolaylaştıracak değerli bir parçaysa eğer sonuca gide yolda ne büyük bir adım ama değilse de onu alıp doğru parçayı bulmak için çabalamaya devam.
Hep devam,çünkü devam etmezsem puzzle ı boş bırakırsam yarısı dolu yarısı boş bir puzzle ne kadar güzel olabilirki?Çerçeveletip duvara asmaya değer mi ?Tamamlarsam ne olursa olsun,ne kadar zor olursa olsun sonuç olarak benim hayatım,her parçası değerli...
Bu kadar yeter galiba çünkü yazdıkça bin parçalı puzzle gibi karmaşıklaşıyor yazdıklarım;aynı hayat gibi :)
paylaşmak istedim.
Çok parçalı bir puzzle verildiğini düşünün size.O puzzle yaparken parçaların önceliğini biz seçeriz.Yani hangi parçayı önce alacağımız ilk nereye deneyeceğimiz bize kalıyor.Bir parça alıp beş on yere deneyip
olmuyorsa onu bırakıp başka parça alırız.Kimi zaman bunalırız bırakmak isteriz.Kimi zaman sıkılırız sonra devam ederiz deriz.Bazı parçaları arka arkaya koyduğumuzda ve güzel birşey çıkacağına inandığımızda heyecanlanır bir an önce tamamlamak isteriz onu ,hayalini kurarız,çerçeveletip duvarıma asarım ya da sevdiğim birine hediye ederim diye.
Aynı hayat gibi ,aldığımız kararlarla şekillendiriyoruz hayatımızı,bu kararları almak,getirdiklerini yaşamak kimi zaman çok zor,sıkıcı,bunaltıcı kimi zaman çok harika,süprizlerle dolu,heyecan ve mutluluk verici.Ama seçim yapmadan karar vermeden olmuyor.Karar verip puzzleda bir parçayı yerleştirince ona yakın diğer parçalarda yavaş yavaş şekilleniyor,birbirine uzak parçalar yakınlaşmaya başlıyor.Yavaşça şekilleniyor puzzle ve ortaya çıkan sonucu beğeniyoruz çünkü ona emek verip biz yaptık.
Hayatımın puzzle ında bazı parçaları koydum,zorlu,kolay,stresli,rahat yollardan geçerek koydum,kararlar alıp sonuçlarının getirdiklerini yaşadım şimdi boş yerlere parçalarını koymaya devam ediyorum.Ama bir parçayı koymak bile çok değerli doğru parçaysa eğer puzzle ı kolaylaştıracak değerli bir parçaysa eğer sonuca gide yolda ne büyük bir adım ama değilse de onu alıp doğru parçayı bulmak için çabalamaya devam.
Hep devam,çünkü devam etmezsem puzzle ı boş bırakırsam yarısı dolu yarısı boş bir puzzle ne kadar güzel olabilirki?Çerçeveletip duvara asmaya değer mi ?Tamamlarsam ne olursa olsun,ne kadar zor olursa olsun sonuç olarak benim hayatım,her parçası değerli...
Bu kadar yeter galiba çünkü yazdıkça bin parçalı puzzle gibi karmaşıklaşıyor yazdıklarım;aynı hayat gibi :)
24 Mayıs 2012 Perşembe
hayaller,umutlar,inançlar ...
Umudunu kaybetme ,hayallerini canlı tutmaya devam et ...
"yaaa tabi çok da kolaydı " dediğinizi duyabiliyorum...
ama inanın değil...bir de sizi koruyan meleklerinize inanın .
Benim için hayatta dönüm noktaları vardır,hepsini yazmıycam ,zamanı var:)
Ama TEA&POT önemli bir dönüm noktası.Bir kafemiz oldu,işletmecilik konusunda pişiyorum bunlar da çok güzel ama asıl dönüm nokatası,benim içimdeki değişiklikler...
Daha pozitif,daha umutlu,umudunu kolay kolay kaybetmeyen biri oluyorum.Bizi koruyan meleklerimize inanıyorum ve şükrediyorum.Onların yanımızda olduğunu bilmek düşe kalka da olsa yola devam etmemizi sağlıyor.Ufkum genişliyor,35 yaşımda bunları yaşamak süper.Çünkü kısıtlı imkanlarda çalışarak hiç birimiz bunu yapamıyoruz.10 yıl özel sektörde çalıştım ama ne kadar bir şeyler katmak istesem çalışma ortamında hep olumsuzluklar oldu.Çünkü kimse senden yaratıcılık beklemiyor senin bir görevin var bu görevi en iyi şekilde yerine getirmen gerek.Sabah gel akşam git,işini yap,maaşını al...Mecburuz çünkü,sürdürmemiz gereken bir hayatımız ve sorumluluklarımız var.Hep şükrediyorum böyle bir şansımız olduğu ve tüm riskleriyle kendimizi iş hayatına attığımız için.Elbetteki çok zor....
Ama bugün öyle birgün yaşadıkki umut,hayal,melekler,kafa karışıklığı,karar verilmesi gerekn bir sürü konu,ve karar verildikten sonra o kararın yaşattıkları,tüm hayatımızın özetini bazen birgün içerisinde yaşayabiliyoruz yani.Hayatım
bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti derler ya bugünüm de bir film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden şimdi...
hem komik hem stresli hem şaşırtıcı hem hem hem ....
Ama şundan eminimki meleklerimiz bizi koruyor,bize işaretler gönderiyor,bizi uyarmak için,korumak için...
Seviyorlar bizi ...Şu surata bakın ,resmim yok ama siz tahmin edin artık :))))
Hiç sevilmeyecek bir surat mı :))
Bi meleğimin kim olduğunu biliyorum,keşke şöyle sadece bir beş dakikalığına hayat dursa,ben durmasam ama o melek gelse ve sadece beş dakika boyunca sımsıkı sarılıp kalsak.Konuşmasak,sadece sarılsak,kokusunu depolasam ,öyle iyi gelirki ,bir 35 yıllık daha enerji olur bana ,öyle bir depolarım ki,
sımsıkı kaparım o deponun kapaklarını hiçbir yere kaçmasın diye....
Umutlu,melekli günler olsun hepimiz için...
"yaaa tabi çok da kolaydı " dediğinizi duyabiliyorum...
ama inanın değil...bir de sizi koruyan meleklerinize inanın .
Benim için hayatta dönüm noktaları vardır,hepsini yazmıycam ,zamanı var:)
Ama TEA&POT önemli bir dönüm noktası.Bir kafemiz oldu,işletmecilik konusunda pişiyorum bunlar da çok güzel ama asıl dönüm nokatası,benim içimdeki değişiklikler...
Daha pozitif,daha umutlu,umudunu kolay kolay kaybetmeyen biri oluyorum.Bizi koruyan meleklerimize inanıyorum ve şükrediyorum.Onların yanımızda olduğunu bilmek düşe kalka da olsa yola devam etmemizi sağlıyor.Ufkum genişliyor,35 yaşımda bunları yaşamak süper.Çünkü kısıtlı imkanlarda çalışarak hiç birimiz bunu yapamıyoruz.10 yıl özel sektörde çalıştım ama ne kadar bir şeyler katmak istesem çalışma ortamında hep olumsuzluklar oldu.Çünkü kimse senden yaratıcılık beklemiyor senin bir görevin var bu görevi en iyi şekilde yerine getirmen gerek.Sabah gel akşam git,işini yap,maaşını al...Mecburuz çünkü,sürdürmemiz gereken bir hayatımız ve sorumluluklarımız var.Hep şükrediyorum böyle bir şansımız olduğu ve tüm riskleriyle kendimizi iş hayatına attığımız için.Elbetteki çok zor....
Ama bugün öyle birgün yaşadıkki umut,hayal,melekler,kafa karışıklığı,karar verilmesi gerekn bir sürü konu,ve karar verildikten sonra o kararın yaşattıkları,tüm hayatımızın özetini bazen birgün içerisinde yaşayabiliyoruz yani.Hayatım
bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti derler ya bugünüm de bir film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden şimdi...
hem komik hem stresli hem şaşırtıcı hem hem hem ....
Ama şundan eminimki meleklerimiz bizi koruyor,bize işaretler gönderiyor,bizi uyarmak için,korumak için...
Seviyorlar bizi ...Şu surata bakın ,resmim yok ama siz tahmin edin artık :))))
Hiç sevilmeyecek bir surat mı :))
Bi meleğimin kim olduğunu biliyorum,keşke şöyle sadece bir beş dakikalığına hayat dursa,ben durmasam ama o melek gelse ve sadece beş dakika boyunca sımsıkı sarılıp kalsak.Konuşmasak,sadece sarılsak,kokusunu depolasam ,öyle iyi gelirki ,bir 35 yıllık daha enerji olur bana ,öyle bir depolarım ki,
sımsıkı kaparım o deponun kapaklarını hiçbir yere kaçmasın diye....
Umutlu,melekli günler olsun hepimiz için...
7 Mayıs 2012 Pazartesi
ne gün ama ...
hani deriz ya hayat acısıyla tatlısıyla geçiyor işte diye...bugün ben de bir sürü duyguyu bir günde yaşadım.Üzüntü,keder,çaresizlik,heyecan,sevinç,şok eden olaylar ...yani 1 saat içinde hem çok sevinip hem de üzüldüğüm oldu.nasıl bir şey bu?peki akşam günüm nasıl geçti diye sorsam kendime,ne derim.
yani bir gün dersin ki günüm güzel geçti,ya da kötüydü,stresliydi,sıkıcıydı,özetleyici cevaplar...ama bugün ben ne desem hiç bilemiyorum gerçekten de...şu anda bile içimde bir sürü ses konuşuyor,kimi gülüyor,kimi somurtuyor,bir yanım umutlu,bir yanım yaaa niye böyle oluyor diye karamsar..Hani yoğun bir gündü derler ya benim için duygusal yönden yoğun ve inişli çıkışlı bir gündü,umarım yarın hep çıkışlı bir gün olur,bugünün inişleri yarın çıkış yapar ...
Ama inişler hiç bitmeyecek bunu biliyorum tek dileğim çıkışların daha çok olması , hepimizin hayatında :)
yani bir gün dersin ki günüm güzel geçti,ya da kötüydü,stresliydi,sıkıcıydı,özetleyici cevaplar...ama bugün ben ne desem hiç bilemiyorum gerçekten de...şu anda bile içimde bir sürü ses konuşuyor,kimi gülüyor,kimi somurtuyor,bir yanım umutlu,bir yanım yaaa niye böyle oluyor diye karamsar..Hani yoğun bir gündü derler ya benim için duygusal yönden yoğun ve inişli çıkışlı bir gündü,umarım yarın hep çıkışlı bir gün olur,bugünün inişleri yarın çıkış yapar ...
Ama inişler hiç bitmeyecek bunu biliyorum tek dileğim çıkışların daha çok olması , hepimizin hayatında :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)